Masallar, yüzyıllardır insan hayatına dokunan kah ağlatan kah güldüren kah düşündüren anlatılardır. Daha çok çocuklar için oluşturulduğu düşünülse de aslında büyük, küçük; genç, yaşlı her insan kendisi için bir şeyler bulabilir masallarda. Ama yine de daha çok çocuklar için okuruz masalları. Onları yatırırken elimize masal aldığımız masal kitabındaki hayal alemlerine dalıp gider minik yavrumuz. Güzel bir masal eşliğinde uykuya dalan çocuk o masalın büyülü dünyasındaki yolculuğuna belki de rüyasında devam eder. Böylelikle huzurlu bir uykuya dalan çocuk sabah da huzurlu bir şekilde uyanır. Masalın iyileştirici gücü devrededir çünkü işte tam da bu nedenden ötürü psikoloji bilimi ile ilgilenen bilim insanları özellikle çocukların yaşadıkları kimi sıkıntıları çözmede masalların terapötik gücünden yararlanma yoluna gitmişlerdir. Bu konuyla ilgili birçok yazar görüşlerini dile getirmiştir. Örneğin Bettelheim bir yazısında peri masallarının çocukların hayal gücünü hareketlendirdiğini, duygularına netlik kattığını, zihinlerini harekete geçirdiğini, yaşamda karşılaştıkları stres, kaygı ve içsel çatışmalarla başa çıkma konusunda mekanizmalar sunduğundan söz eder.
Çocuklar, dinledikleri masaldaki kahramanla özdeşim kurarak kendisinin zorlandığı durumları fark eder ve böylelikle problemlerine çözüm bulabilirler. Çocuk dinlediği öykünün kahramanıyla birlikte yaşanan korkunun, kaygının içindedir ancak hikayenin geçtiği zaman ve mekanın kendisinden oldukça uzak olması bakımından da bir o kadar dışındadır. Dolayısıyla adeta sanal bir deneyimleme olan ve zaman, mekan olarak uzak olduğu masal sayesinde güvenli bir ortamda korkusunu, kaygısını yönetmeyi öğrenebilir.